top of page

Biraz pedodonti biraz fakülte ve birazda ben...

Pedodentist SD

Keşfedeceğiniz eşsiz içerikler sunan platformuna hoş geldiniz. Okuyun ve tadını çıkarın. İçimdeki her şeyi ortaya döktüğüm bir yer burası

İletişim
Ana Sayfa: Hoş Geldiniz
Ana Sayfa: Blog2
Yazarın fotoğrafıSalih Doğan

Çocukların Dental Tedavi Uyumu Velilerinin Söylediği Gibi Midir?

AlGharebi S, Al-Halabi M, Kowash M, Khamis AH, Hussein I. Children's dental anxiety (self and proxy reported) and its association with dental behaviour in a postgraduate dental hospital. Eur Arch Paediatr Dent. 2020 Mar 13. doi: 10.1007/s40368-020-00517-x. Epub ahead of print. Erratum in: Eur Arch Paediatr Dent. 2020 May 9;: PMID: 32170653.

Çocuklar deyince akla ilk gelen dental anksiyete. Zira başarılı bir tedavi süreci ve sonunun garantisi ancak çocuk ile hekim arasında kurulacak iyi bir ilişki. Bu noktada tedaviye başlamadan önce uyum düzeyini belirlememiz çok ama çok önemli. Çünkü bütün davranış yönlendirme stratejimizi bunun üzerine kuracağız. Bu bilgiyi nereden alıyoruz? Birincisi çocuğun hal ve hareketleri diğer ise velinin verdiği bilgiler. Peki bu bilgiler birbiri ile uyumlu mu? Veliden alacağımız bilgi veya çocuğun öngörüsü ne kadar başarılı? İşte bu sorulara yanı veren güzel bir çalışma.



Anksiyete, korku ve fobi kavramlarını kapsayan dental anksiyete terimi çoğu zaman, dental fobi ve şiddetli dental aksiyete ifadeleri bile birlikte kullanılır. Aslında bu ifadelerin literatürdeki karşılıkları farklıdır.

Yayının detayına girmeden bu ifadelerin tanımlarını hatırlatmakta fayda var. Dental aksiyete aslında, özellikle daha önce dental tedavi tecrübesi olmayan durumlarda ağız bölgesine yönelik bilinmeyen bir tehlikeye verilen tepkidir. Dental korku ise tehtit ile karşı karşıya kalındığı durumda ortaya çıkan bilinen bir tehlikeye karşı oluşturulan cevaptır. Bununla birlikte dental fobi kavramı ise bilinen bir obje veya duruma karşı kalıcı bir aşırı korku duyumudur (aslında kişi durumda korkulacak bir şey olmadığını bilir ancak kendisine engel olamaz).

Çocuklarda dental anksiyete genellikle dental tedavilerin yapılmasına engel olan davranışlar olarak gözlenir ve bu kişiler yetişkin hayatlarında kötü bir ağız sağlığı ile yaşamaları gerekebilir. Çocuklarda dental anksiyete durumu yetişkinlerden direk veya dolaylı şekilde çocuğa geçebilir.

Anksiyetenin ölçümü zor olmasının yanı sıra farklı çalışmalarda farklı anksiyete ölçüm skalaları kullanıldığı gibi anksiyetesi olan ve olmayan çocukların ayrımındada aynı skalalarda farklı seviyeler seçilmiştir. Bu da çok sayıda anksiyete değerlendirme yöntemlerinin oluşmasına yol açmıştır. Günümüzde sıkça kullanılan dental skalalar;


Gözlemciye Dayalı Skalalar

Frankl Davranış Skalası

Davranış Profil Skalası

Venham Anksiyete ve Davranış Skalası


Kişiye Dayalı Skalalar

Children's Fear Survey Dental Subscale (CFSS-DS)

Görsel Analog Skala (VAS)

5 Yaşındaki Çocuklar İçin Dental Anksiyete Skalası

Modifiye Çocuk Dental Anksiyete Skalası (MCDAS)

Modifiye Çocuk Dental Anksiyete Görsel Skalası (MCDASf)


Günümüzde ise İskoçya Dental Klinik Etkinlik Programı ile oluşturulan Ağız Sağlığı Değerlendirme ve İzlenmesi (OHAR) yönergelerinde anksiyeteyi ölçmek için MCDASf'nin sadeleştirilmiş bir halini duyurmuştur.


Dental Anksiyete Skalası: veliden mi? çocuktan mı?

Günümüze kadar skalalar hakkında bir fikir birliği oluşmamıştır. Dental anksiyete skalalarının çocuklar ve genç erişkinler için bir fikir birliği sağlayacak şekilde geliştirilmesi gereklidir.

Yapılan çalışmalarda 5 yaşından sonraki çocukların anksiyete durumlarını anketler aracılığıyla bildirebildikleri gösterilmişsede, bir kısım araştırmada velilerden alınan bilgilerle çocukların anksiyete durumları hakkında daha doğru bilgi sağlanabileceği ileri sürülmüş.

Çocukların kendinden ve velilerin çocukları hakkında vereceği bilgilerin karşılaştırıldığı çalışmalarda; bu iki kaynaktan gelen bilgiler arasında zayıf bir ilişki olduğu, çocuktan alınan bilgilerin tercih edilmesi gerektiği gösterilmiştir. Yine de altın standart özelliklerini sağlayacak ideal bir yöntem bulunmamakta ve bu konuda ilave çalışmaların yapılmasına ihtiyaç duyulmaktadır.


Araştırmacılar bu bilgileri ışığında bir uzman diş hekimliğine başvuran hastalarda çocukların anksiyete durumlarının kendileri ve velilerinden gelen bilgiler arasındaki ilişkilerin değerlendirilmesi ve çocukların davranışları ile arasındaki uyumlarına bakılması amaçlanmıştır.


Hastaneye başvuran 156 ebeveyn ve çocuk 7 ile 16 yaş arasında (ortalama yaş 10) çiftinden elde edilen 312 anketten toplanmış. Çalışmada Modifiye Çocuk Dental Anksiyete Görsel Skalası (MCDASf) hem çocuk hem de velilerden gelen bilgilerle oluşturularak karşılaştırılmış, sonrasında farklı senaryolara göre tedavi sırasında çocukların Frankl Davranış Skala sonuçları ile elde edilen veriler karşılaştırılmış.


Çalışma sonucunda dental anksiyetenin yapılacak tedavi işlemine (diş çekimi, enjeksiyon ve dolgu) göre değiştiği gözlenmiş. Her iki grupta da, diş çekimi en yüksek dental anksiyeteye neden olurken bunu enjeksiyon ve dolgu tedavileri izlemiş.


Çocuğun kendisi için yaptığı değerlendirmede dental anksiyete yüksek çıkma oranı % 22,4, velilerin çocukları hakkındaki değerlendirmesinde dental anksiyete yüksek çıkma oranı % 33,3 bulunmuş. Bu bilgi daha önce yapılmış çok sayıda çalışmada da benzer şekilde çıkmış. Burada velilerin çocuklarının dental anksiyete durumlarını daha yüksek olarak düşündükleri görülmekte.


Bu çalışmada anketin dental anksiyetesi düşük ve yüksek ayrımının yapıldığı puan sınırı tartışmalı bulunmuş. Zira bu çalışmadaki gibi 19 puan ve üzeri çocukların dental anksiyete düzeyi yüksek kabul edilirken, bir başka çalışmada anket skorları 26 ve üzeri olan çocukların %51'inin dental anksiyete düzeyinin çok yüksek olacağı ve hekimin korku yönetimi yapması gerekeceği bildirilmiş.


Ayrıca çalışmada çocuktan anksiyete bilgisi alınmasında yaşın önemli bir faktör olduğu izlenmiş; 11 yaşından sonra dental anksiyete seviyesinin düştüğü görülmüş. Ancak bu durum velilerden alınan bilgilere göre belirlenen anksiyete seviyesi ölçümünde gözlenmemiş. Bu çalışma bulgularının tersini gösteren çalışmalarda bulunmakta ve nedeni olarak da çocukların geçmiş dental deneyimleri gösterilmekte. (Yani kötü dental deneyim her koşulda uyumsuz çocuk demek ve çalışma grubunun oluşturulmasında buna dikkat edilmeli)


Burada çocuğun kendisi için yaptığı değerlendirme ile velinin çocuğu için yaptığı değerlendirme arasında pozitif bir ilişki izlenmiş (yani birisinde artış ile diğeri de artmış veya tersi). Bu konuda literatürde bir fikir birliği bulunmamakta. Bazı yazarlar korku konusunda en güvenilir bilginin veli bilgisinden ziyade kişinin kendisinden alınabileceğini bildirmiş. Bu çalışmada yüksel ve düşük dental aksiyetedeki veli çocuk uyumunun, orta düzeydeki anksiyete düzeyindeki çocuklarda daha düşük olarak gözlenmiş.


Yapılacak tedaviye göre çocuk ve veliden alınan bilgilere göre elde edilen anksiyete düzeyleri arasındaki ilişkiye bakıldığında; basit dental müdahalelerde (polisaj ve muayene gibi) iki veri arasında uyum varken, invaziv işlemlerde velilerin çocuklardan daha yüksek skorlar verdikleri ve zayıf bir uyum gözlenmiştir (buna göre veliler örneğin çekim gibi bir müdahalede çocuklarının daha çok korkacağını düşünüyor).


Tedavi sırasında bu çocukların sadece % 9'u kooperasyon bozukluğu göstermiş. Frankl Davranış Skala sonuçlarına göre 1 vc 2'ler uyumsuz, 3 ve 4'ler uyumlu olarak kabul edilmiş. Burada dental anksiyete skorları arttıkça tedaviye uyum düzeyi azalmış. Ancak tedavi sırasındaki kooperasyon durumları ile ilgili ilginç bir bilgi veriyor çalışma. Çocukların anksiyetesi olmayan ile orta düzeyde anksiyetesi olan çocukların %74'ü koopere bulunurken, yüksek anksiyete skorları olanların sadece %5'inde uyumsuzluk yaşanmıştır. Bu sonuç hem çocuk hem veli değerlendirmesinde de benzer şekilde. Bunun muhtemel nedenleri;

  • Hekimin uyguladığı davranış yönlendirme yöntemlerinin etkili olması

  • Çocuğun anksiyetesini tedavi sırasında saklamış olması ve tedaviye uyum göstermesi

  • Velinin çocuğunun anksiyete seviyesini yüksek bildirmesi

Çalışmanın bir diğer sonucu ise velinin çocuğun kooperasyon göstermeyeceği davranışlar konusunda çocuğun kendisine nazaran daha doğru tespit yapabildiğidir. Bu durum velilerin çocuklarının genel davranış şekli konusunda bilgi seviyesinin yüksel olmasına bağlanmıştır.


Bu çalışma sonucunda;

Diş çekimi, enjeksiyon ve dolgu gibi dental işlemlere karşı dental anksiyete görülme sıklığı % 22.4 (çocukların bildirdiğine göre) ve % 33 (velilerin çocukları için bildirdiğine göre) olduğu görülmüş olup; çocuğun kendi bildirdiği ve ebeveynin bildirdiği dental anksiyete skorları ve artış ilişkisi birbiriyle uyumlu bulunmuş. Ancak velilerin bildirdiği skorlar bir miktar daha fazla olduğu görülmüş. Dental anksiyete skoru arttıkça çocuğun non-koopere davranışları da artmıştır.


Modifiye Çocuk Dental Anksiyete Görsel Skalası nedir?

Corah’ın Dental Anksiyete Skalasına dayanmaktadır. Corah’ın Dental Anksiyete Skalası yetişkinlerde dental anksiyeteyi belirlemede en sık kullanılan yöntemlerdendir. Skala çocuklara uygulandığında skalanın kelimelerinin çok karmaşık olduğu düşünülmüş ve modifiye edilmiştir (Kaynak)

Bu çalışmada kullanılan formu buradan edinebilirsiniz.


Frankl Davranış Skalası nedir?

Frankl Davranış Skalası, davranışların gözle değerlendirilerek skorlanması esasına dayanan davranışların puanlanması yöntemidir (detaylar ve form için).



Çeviri ve sunum : Dt. Eda Nur Karaçor (ERÜ Pedodonti AD)




262 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comentarios


Ana Sayfa: Instagram
Bu kanal yakında geliyor!
Ana Sayfa: Video

Abonelik Formu

Ana Sayfa: Abone Ol

İletişim

Pedodentist SD için gösterdiğiniz ilgiye teşekkürler. Daha fazla bilgi için lütfen iletişime geçin; en kısa sürede size dönerim!

Erciyes Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi

+90 532 717 77 42

Postcards
Ana Sayfa: İletişim
bottom of page