29 Nisan’da Chris Baranjuk tarafından TheScientist internet sayfasında yayınlanmıştır.
Araştırmalar COVID-19'un sadece bir solunum yolu hastalığı olmadığı, aynı zamanda bir çok organı etkileyebilen bir hastalık olabileceği fikrini desteklemektedir.
SARS-CoV-2 virüsü vücuda girmesinden sonra hücre içerisine girebilmesi için iki reseptör tanımlanmış, bunlar ACE2 ve TMPRSS2. Bağırsak ve akciğer hücrelerinde viral enfeksiyon hakkında çok fazla araştırma yapılmış olmasına rağmen, araştırmacılar ACE2 ve TMPRSS2 taşıyan hücrelerin vücutta - kalp, mesane, pankreas, böbrek ve burunda ve hatta göz ile beyinde bile bulunduğunu gösterilmiş.
21 Nisan'da bioRxiv'de yayınlanan araştırma sonuçları, bu reseptörlere sahip hücrelerin çarpıcı biçimde bol miktarda olduğunu göstermekte. Hücrelerin çoğunluğu epitel hücreleri ve organların dış yüzeyinde bulunuyorlar. Bu yeni bulgular, SARS-CoV-2'nin belirli bir organa veya solunum yolunun bir kısmı yerine insan vücudunun bir çok yerindeki hücreleri hedefleyebilen bir virüs olabileceği fikrini desteklemekte.
Zürih Üniversite Hastanesindeki kardiyolog Frank Ruschitzka ve meslektaşları, Lancet'te 17 Nisan'da gönderdikleri mektupta, vücudun çeşitli organlarındaki kan damarlarını kaplayan ince hücre tabakasında olduğu gibi, vasküler endotelde de virüs parçacıklarının bulunduğunu açıkladılar. Ruschitzka isimli araştırmacı, The Scientist'a verdiği bilgide "Bu sadece bir virüs zatürresi değil" demiştir. Araştırmacı açıklamasına "Bu daha önce hiç görmediğimiz bir hastalık - bir grip değil, kalbi etkilediği gibi vücudun her tarafındaki damarları da etkiliyor" diyerek devam etmiştir.
Araştırmacılar bu durumda, ACE2 ve TMPRSS2 taşıyan hücrelerin yerlerini ortaya çıkarmak için 2016'dan beri insan hücreleri üzerindeki verileri birleştiren İnsan Hücresi Atlası'na başvurmuşlar.
Bu şekilde araştırmacılar 1,2 milyon hücreyi inceleyerek, bu hücrelerin hangisinin hem ACE2 hem de TMPRSS2 bulundurduğunu tespit etmişler. Harvard Üniversitesi ve Broad Institute'de yüksek lisans öğrencisi olan Coauthor Christoph Muus, verilere göre vücudun birçok yerindeki hücrelerin SARS-CoV-2 reseptörleri bulunduğunu gösterdiğini bildirmiş, ancak virüsün tüm dokulara bulaşabileceğinin kesin olmadığı söylemiştir.
Araştırmacı “reseptörün varlığı virüsün bağlanması için gerekli bir durumdur, ancak yeterli bir durum değildir” demiş. Örneğin, testislerde bu reseptöre sahip hücreler bulunsa da, bilim adamları hala SARS-CoV-2'nin vücudun bu bölümüne ulaşıp çoğalma olup olmadığını bilmemektedir.
Louisiana Üniversitesi'de bir virolog olan Jeremy Kamil henüz yayınlanmamış araştırmalarında elde edilen sonuçlara göre, insan vücudu hakkında bazı bilgiler SARS-CoV-2'nin konağı nasıl etkilediğinin anlaşılmasında yardımcı olabileceğini belirtmiş. Araştırmacı bu şekilde bilim adamları, COVID-19 nedeniyle ölen hastalardan alınan doku örneklerinde viral protein parçalarına bakarak hangi organların gerçek enfeksiyon bölgeleri olduğunu tespit edilebileceğini ifade etmiş.
Araştırmacı açıklamasında “Bu araştırma sonuçları virüsün nereye gittiğini anlamak için vücutta nereye bakmamız gerektiği hakkında bize yol gösterebilir" dedi. Bu çalışmada çalışmanın yapıldığı doku örnekleri bağışlayan kişilerle ilgili yaş ve cinsiyet gibi bazı verilerin dahil edilmiş olması çalışma sonuçlarını sınırlamaktadır. Araştırmacılar, örneğin, verilerde etnik köken, hastaların hastalık öncesi durumları veya herhangi bir ilaç alıp almadığını bilmemekte. Bütün bunlar belirli hücrelerde gen ekspresyonunu etkilemiş olabilir. Verilerde sigara içme durumu göz önüne alınmıştır. Zira sigara içme alışkanlığı üst hava yolunda ACE2 gen ekspresyonun daha fazla olması, buna karşın bazı akciğer hücrelerinde daha düşük olması ilişkilidir. Bu noktada sigara içmenin COVID-19'a olan duyarlılığını etkileyip etkilemediğini anlamak için daha fazla araştırmaya ihtiyaç vardır. Çin'den elde edilen veriler, sigara içenlerin hastalığın şiddetli geçirilmesi ihtimalini 14 kat arttırdığını göstermektedir. Aynı gruptan benzer verileri kullanan bazı araştırmacılar, yakın zamanda Cell and Nature'da bir makaleler yayınladılar. Bu çalışmada araştırmacılar belirli hücre gruplarına odaklanmışlar. Nature'da yayınlanan çalışmada viral iletimde rol oynayabilecek hücreleri incelemişler ve özellikle nazal epitel hücrelerinin ACE2 ve TMPRSS2 ekspresyonu ile ilişkili olduğunu bulmuşlar. Araştırmacılar virüsün burunda sıvı salgılayan hücreleri kullandığını ve bunun sayesinde birisinin hapşırdığında serbest bırakılan damlacıklarda bir kişiden diğerine yayılmasına yardımcı olabileceğini bildirmişler. Aynı zamanda burun, bağırsak ve akciğer hücrelerinde ACE2 ve TMPRSS2 transkriptlerinin bulunduğunu da tespit etmişler, ayrıca protein interferonunun ACE2 ekspresyonunu in vitro olarak aktive ettiğini bulmuşlar. İnsan vücudu enfeksiyonlarla savaşmak için interferon kullanır, bu nedenle proteinin COVID-19 hastalarına genel olarak faydalı mı yoksa zararlı mı olduğu açık değildir.
Tufts Üniversitesi'nden moleküler biyolog Marta Gaglia ACE2 ve TMPRSS2 üreten hücrelerin vücudun çeşitli yerlerinde keşfedilmesinin, virüsün her zaman bu tür hücreleri enfekte edebileceğini kanıtlamadığını söylemiş. Araştırmacı "Gerçek şu ki sorunların çoğu akciğerden geliyor" diye de eklemiş. Ayrıca, COVID-19 hastalarını tedavi eden doktorlar birden fazla organdaki problemleri tespit edebilirken, bu sorunlara doğrudan SARS-CoV-2 enfeksiyonu neden olmayabileceğini düşünmüşler. Viral enfeksiyonun tetiklediği sorunlu bir bağışıklık sistemi, viral enfeksiyonun dolaylı sonucu olarak da vücuttaki belirli dokulara zarar verebileceği düşünülüyor.
Çeviri : Doç. Dr. Salih Doğan (ERÜ Pedodonti AD)
Comments